eylül ayında doğmuşum ve hep eylülde ölmeyi  hayal ederim . Eylül hem başlangıcın hem bitişin yaşandığı aydır benim.
Okullarınaçılması , yaprakların sararmaya başlaması , içimizi ve dünyamızı bir hüznün sarması hep eylülde olmazmı.
içimden geçirdim acaba eylül nickiyle icq ya kaydolan birileri var mıdır diye. Aramayı başlattım ve üç tane
kullanıcı vardı karşımda Hiçdüşünmeden hepsine de birer günaydın mesajı gönderdim. İlk birkaç dakika bu üç
kullanıcının hiçbirinden yanıt gelmemesiüzerine umudumu kestim ve galiba kimse yazışmak istemiyor diye
düşünmeye başlamıştım ki bilgisayarımın ekranında bir mesaj belirdi .
Ekran dakocaman harflerle “GÜNAYDIN” yazan o  mesaj can sıkıntımın dağılmasına ilk işaret oldu. Gayet resmi bir
iki tanışma mesajından sonra eylül yazmamaya başladı.
İsmini sorduğum zaman henüz
çok erken seni tanımıyorum belki ilerde söylerim demişti. Hak verdim .Ve onu rahatsız ederim kaygısıyla bende yazmayı
kestim. Çünkü o da çalışıyordu. İşyerinde  içinde bulunduğu zaman dilimi
yazmaya müsait olmayabilirdi. Ama eylülü listeme eklemiştim. Bir sonraki günün sabahında yine erken saatte bilgisayarımıaçtım .
Yenitanıştığım arkadaşım henüz gelmemişti .Listemdeki diğer sohbet arkadaşlarımdan bilgisayarı açık olanlara günaydın dedikten sonra yine
gazetelere göz atmaya başladım. Yarım saat kadar sonra eylülünde bilgisayarını açtığını farkettim. Yine bir günaydın dedim vebaşladık
havadan sudan konuşmaya.Konuşmalar hep birbirimizi tanımaya çalışan soru cümlelerinden oluşuyordu. O da evliydi onunda iki çocuğu vardı.
Memurdu üstelik çok ortak yönümüz vardı. Konuşmalar ilerledikçe birbirimizin sohbetinden hoşlanmaya
başladık. Her sabahbilgisayarımı daha bir heyecanlı açar oldum .Acaba arkadaşım gelmişmiydi. Onun anlattıklarından da
aynı şeyleri yaptığını anlıyordum.Benim en çok hoşuma giden yazım tarzından anladığım kadarıyla içi dışı bir olan birisiydi.
İçinden geçeni açıkça belirtebiliyordu. Bazen çok açık espriler yapıyor bazen olmadık konulara dalıyorduk. Veteriner olan eşinin suni tohumlamayı nasıl yaptığını anlattığı gün ne gülüşmüştük ama.
Bir gün bana bir şaka yaptı ki o günden sonra da adım sazana çıktı. Biliyormusun dedi, eşim beni
aldatıyor .Çok üzüldüm o anda .Hemen teselli ederim çabasıyla yok canım olur mu öyle şey yanlışın vardır dedim .
O ise yok hayır kesinlikle eminim kendisi itiraf etti dedi. Ben başladım onu biraz mantıklı düşünmeye davet etmeye .Sakin ol
düşüncesizce hareket etme falan derken ekranda gülücük işareti belirdi .Dur yahu piç ettin espriyi dedi ben
anlamadım tabi sonra açıkladı.Eşi o gün çiftliğin birisinde suni tohumlama yapmışta o da tohumlanan ineği kendisine
kuma olarak gördüğünü söylemişti. Çok harika bir arkadaştı. Şiiri sevdiğini söylüyordu bende şiir okumayı ve yazmayı
seven biri olarak ona daha çok bağlanmıştım . Şiir yazmaya çalışyığım zamanlarda bu arkadaşımda zihnimi işgal etmeye başladı.
Gece geç saatlerde şiir yazıyor ertesi sabah daha o gelmeden icq listesine gönderiyordum. Çok samimi olmuştuk.
Bir gün ona kendi çıkardığım şiir kitaplarımdan birer tane gönderdim. Teşekkür için ziyaretime geleceğini söylediğinde
çok mutlu olmuştum.Ama gelemedi zaman kısaydı mesafe uzundu.Onu zorda bırakmaktansa görmemeyi tercih ettim ve zahmet etme dedim.
Aradan geçen günler içinde samimiyetimiz daha da arttı. Benim telefon numaramı istedi telefonla da görüşmeye başlamıştık artık.
Bir gün nolur ziyaretime gelirmisin seninle tanışmayı yüzyüze konuşmayı çok istiyorum dedi.Sana söz veriyorum dedim müsait bir günde
mutlaka seni görmeye geleceğim. Aradan 3 gün geçmeden bende de onu şiddetli bir görme isteği belirdi.Bu arada bazı ufak tartışmalarımızda olmadı değil. Hazırmısın yarın seni ziyarete geleceğim dedim
Çok sevindiğini ve sabırsızlıkla yarını bekleyeceğini söyledi. Ertesi gün saat 6 arabasıyla İzmir yoluna düşmüştüm bile.Çalıştığı kurumun
önüne geldiğim zaman saat daha 7.30 du . Bir ara iç dünyamda bir savaş başladı.Lan oğlum napıyorsun en evli barklı bir
adamsın üstelik 2 çocuğun var ve hep bu kavramlara dikkat ettin diyorum bir yanımda sanki ne var eşini mi aldatıyorsun yoooo diyordu...!Sadece basit bir arkadaş ziyareti işte diyordu.
İşyeri tren istasyonunun hemen yanındaydı. Orada ki çay bahçesine oturdum ve bir çay söyledim.Çayı içerken yine bir
pişmanlık kaplamaya başladı içimi .En iyisi çayımı içip kalkayım dedim.Yapamadım.Çayımı içtikten sonra elim cep telefonumdaydı. Onu aradım ve kapıda beklediğimi söyledim. 5
dk sonra bir bayan birilerini arıyordu karşımda.O benim resmimi görmüştü ben onu hiç görmememe rağmen..